26 Nisan 2013 Cuma

YARATICILIK, PARMAK BOYASI, SANAT ETKİNLİKLERİ

Çocukları özgür bırakabilmek, onlara seçim hakkı tanıyabilmek onların yaratıcılıklarının ortaya çıkmasındaki en temel taştır.


































ETKİNLİKLER

http://www.onceokuloncesi.com/

http://www.okuloncesi.net/

Otizm Nedir?

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğudur. Otizm genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıkar. Otistik çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de, zeka seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, Otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler
Bir annenin doğum sonrası çocuğunun (tüm özür grupları dahil olmak üzere) özürlü olma oranı %2dir; Otistik olması oranı ise %0.5′tir (eskiden bu oran 4/10.000 olarak değerlendirilirdi). Bir otistik çocuktan sonra, ikinci çocukta otizmin ortaya çıkması riski %3 dür. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklarından 4 kat daha fazla görünmektedir Her çocuktaki otistik belirtiler ve bunların seviyesi farklılık gösterebilir, bu nedenle otizmin seviyelerini kategorize etmek güçtür. Ayrıca, Asperger Sendromu ve Rett Sendromu olarak bilinen otizm formları da bulunmaktadır.

Otizmin Belirtileri Nelerdir?

Otistiklerde, etkilenme dereceleri değişse de, aşağıdaki ortak belirtiler görülür;
  • Sosyal ilişkilerde güçlük Konuşma güçlüğü
  • Sessiz iletişimde zorlanma
  • Oyun oynama ve hayal gücünü kullanmada zorlanma
  • Değişikliklere karşı tepki ve direnç gösterme

Otizmin tipik özellikleri

Otistik Bir Çocuk,
  • Başkalarına karşı ilgisizdir.
  • Göz temasından kaçınır.
  • Başkaları ile kendiliğinden iletişim kurmaz.
  • İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir.
  • Diğer çocuklarla oynamaz.
  • Sürekli bir konu üzerinde konuşur. Sebepsiz şekilde ağlar, güler ve sebepsiz davranışlarda bulunur.
  • Anlamsız sözleri üst üste tekrarlar.
  • Nesneleri tutup sürekli döndürmekten hoşlanır. Değişikliklerden hoşlanmaz.
  • Yaratıcılık gerektiren oyunları oynayamaz.
  • Bazıları yaratıcılık gerektirmeyen bazı işleri oldukça hızlı ve iyi yapar.

ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİNDE UYGULANAN YENİ YAKLAŞIMLAR

OKUL ÖNCESİNDE UYGULANAN YENİ YAKLAŞIMLAR

HİGH SCOPE EĞİTİM SİSTEMİ1962 yılında ABD de David Weikard ve meslektaşları tarafından geliştirilen ve bugün dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde uygulanmakta olan bir eğitim programıdır. Çocukların çok yönlü gelişimine bir başka anlatımla anaokulu çağındaki çocukların sosyal, duygusal, zihinsel ve fiziksel gelişimine önem veren lisanslı bir programdır. ETKİN ÖĞRENMEHigh Scope programının temel sürecini oluşturur. Çocuğun yeni bir anlayışı; nesnelerle uğraşarak ve insanlarla, düşüncelerle, olaylarla etkileşime girerek, zihninde yapılandırdığı bir öğrenme şeklidir. Etkin öğrenmede çocuklar materyalleri kullanırlar. Çevrelerindeki dünyayla düşünerek etkileşime girerler. Etkin öğrenme hem zihinsel hem de fiziksel etkinliği içerir. Sınıfta etkinlik köşeleri açıkça belirlenmiştir, ilginç materyaller vardır. Düzenli bir günlük program izlenir. Etkinlikler çocukların ilgilerine, hareketlerine dayanır. Çocuklar pasif alıcılar değil kendi öğrenmelerinin aktif sorumlularıdır. Çocuklar oynayacakları materyalleri seçerler, materyallerle ne yapacaklarına karar verirler. Etkin öğrenme sürecinde çocuklar tüm duyularını kullanarak materyalleri tanırlar. Çocuklar bütün bedenleri ile öğrenirler. Çocuklar kendileri için anlamlı olan deneyimler ile ilgili konuşma özgürlüğüne sahiptirler. High Scope Eğitim Sisteminde Planla-Yap-Değerlendir SüreciÇocuklara önemli öğrenme deneyimleri kazanmaları ve problem çözmeleri için çok sayıda fırsat sağlayan, özgüvenlerini ve bağımsızlıklarını destekleyen, sorumluluk alma ve zaman denetimi yeteneklerini geliştiren sıralı bir faaliyet dizisidir. High Scope programında inanılan görüş şöyledir ; çocuklar kendi kişisel ilgilerini ve amaçlarını gerçekleştirdiklerinde en iyi şekilde öğrenirler. Gün boyunca çocukların materyaller ve etkinlikler arasında seçim yapmaları teşvik edilir. İLKELERBu programda inanılan, eğer yetişkinler destekleyici ve sevecen olurlarsa, çocuklarda başkalarıyla kurdukları ilişkilerde destekleyici ve sevecen olmayı öğrenirler. Yetişkinler çocukları belli hedeflere ulaşmaları konusunda zorladıkça, çocukların endişe düzeyi artmakta ve savunmacı bir tutum geliştirmektedirler. Bu noktaları yetişkinler olarak çocuklarla kurduğumuz ilişkilerde ne derecede uyguladığımız konusunda düşünmemiz yararlı olacaktır.Yetişkinler çocukların oyunlarına arkadaş olarak katılırlar. Çocukların oyunlarını yönetip denetlemezler. SINIF DÜZENİHigh Scope programında sınıf çeşitli etkinlik köşelerine bölünmüştür. Örneğin ; blok ve inşa köşesi, evcilik köşesi, kitap köşesi, kum ve su köşesi, sanat köşesi gibi. Köşelerde çocuklar farklı türde oyunlar oynayabilirler. Her köşede çocukların rahatça oynayabilmesi için yeterli alan bulunur. Sınıftaki raflar, materyaller ve araç gereçler çocukların ulaşabilecekleri yerlerdedir. Çocuklar bir köşeden bir başka köşeyi rahatlıkla görebilirler ve bir köşeden diğerine rahatlıkla hareket edebilirler. Sınıftaki materyaller etiketlenmiştir. Böylelikle bağımsızlık ve yeterlilik duyguları artar. Etkin bir öğrenme ortamı sağlayan sınıf düzeni, çocuklara sürekli seçimler yapma ve kararlar alma fırsatları verir.
Önceleri -doğuştan geldiğine inanılan- belli bir zekâ ile doğup yaşamını onunla sürdürme görüşü hakimken günümüzde, insan Zekâsının sınırları “neyin mümkün olabileceği” hakkındaki inançlarımızla ilgilidir. Hemen hemen her yaş ve yetenek düzeyindeki bireyin zihinsel fonksiyonları geliştirilebilmektedir. Aslında farkında olmaksızın kullandığımız Zekâmızın düzeyini, biliş ve algılama yeteneklerimizin nasıl harekete geçirileceğini keşfederek geliştirmeyi öğrenebiliriz.
Bir problemle karşılaşıldığında Zekâmız, değişik problem çözme yolları arar ve bu sırada bütünleşik bir uyum içerisinde çalışır, sonuç olarak da bizi doğal sonuca yada başka bir deyişle bizi problemin çözümüne ulaştırır. Dünyanın her yerinde insan, bu yolları nasıl kendi kendine bilmekte, öğrenmekte ve anlayabilmektedir? İşte bu soru, araştırmacıları insan Zekâsının doğasını, gizil yönlerini ve sınırlarını araştırmaya yöneltmiştir.
“Çoklu Zekâ Kuramı” Harvard Üniversitesi bilişsel araştırma projesi “Proje 0”ın müdürü Dr. Harward Gardner’ın çalıştığı bir araştırmanın sonucudur. Gardner, normal ve yetenekli çocukların bilişsel potansiyellerinin gelişimini ve beyindeki hasarlardan doğan Zekâ bozukluklarını incelemiştir. Araştırma Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Boston Emekliler İdaresi Tıp Merkezi’nde yapılmıştır.
Belirli bir kültürel birikimin sonucu olan problem çözme ve özgün bir ürün ortaya koyma yeteneği bir Zekâ gerektirir. Bir problemin çözülmesi, yaratılan bir hikayenin bitirilmesinden satrançta bir mat hamlesine veya bir söküğün onarılmasına; özgün ürünler ise bilimsel teorilerden müzik eserlerine, başarılı politik kampanyalara kadar değişiklik gösterir.(Gardner, H.&Walters, J.M. 1985).
Öte yandan yaşamlarında karşılaştıkları problemleri çözebilen ve kültürümüzde değer verilen ürünler ortaya koyabilen insanları “zeki” olarak nitelendiririz. Beyin/düşünce sistemi yaklaşımlarına göre ara verilen, değişik kapsamlı yollar bulma çalışmaları, Zekânın çoklu bir olgu olduğunun keşfi ve Zekâ hakkına önceden bilinenlerle birlikte çoklu Zekâ araştırmalarını başlattı. Gardner’ın araştırması -bizim gerçeği öğrenmemizi ve bilmemizi sağlayan- yedi tür Zekâ ortaya çıkarmıştır ve Gardner daha başka türlerin de olduğuna inanmaktadır.
Bu Zekâ türleri aşağıdaki şekilde sınıflanabilmektedir:
· Sözel/Dilsel Zekâ
· Mantıksal/Matematiksel Zekâ
· Görsel/Mekânsal(Uzamsal) Zekâ
· Bedensel/Devinduyusal Zekâ
· Müziksel/Ritmik Zekâ
· Kişilerarası (İletişimsel) Zekâ
· İçsel Zekâ
Sözel / Dilsel Zekâ
Sözel/dilsel Zekâ; şiir, mizah, hikaye anlatma, gramer, mecazlar, teşbihler, soyut ve simgesel düşünme, kavram oluşturma ve kelime yazma gibi karmaşık olasılıkları içeren dil üretim sorumluluğudur. İnsanın sözel/dilsel Zekâsı, konuşulan kelimenin, okunan şiirin, yazılan yada tartışılan fikir veya düşüncelerin farkındadır.
Bu Zekâ türünde gelişmiş insanlar okuma, yazma, konuşma ve tartışma gibi konularda başarılıdırlar ve şiir, mizah, hikaye anlatma, tartışma ve yaratıcı yazım konularında da isteklidirler.
Bu Zekâyı harekete geçirmek için:
· Hoşlandığınız bir hikayeyi okuyun ve hikayenin sonunu kendiniz getirin
· Birilerinin kendi fikirleri hakkındaki açıklamalarını dinleyin ve onlarla bir tartışmaya girin.
· Hergün, yeni ve ilginç bir kelimenin anlamını öğrenin ve onu kullanmaya çalışın.
· Sizi en çok ilgilendiren ve heyecanlandıran bir konuda, bir söylev yapın.
· Bir dergiye abone olun yada günlük olaylardan izlenimlerinizi bir günlüğe yazın.
Mantıksal / Matematiksel Zekâ
Mantıksal/matematiksel Zekâ, bize çoğu kez “bilimsel düşünme” yada tümdengelimci düşünmeyi çağrıştırır. Bunun yanısıra tümevarımcı düşünme sürecide aynı şekilde karışıktır. Tümevarımcı düşünme, objektif gözlemler yapma ve incelenen verilerden bir sonuç çıkarma, yargıya varma ve hipotez kurma yeteneğidir. Tümdengelimci düşünme, genel bir durumu, onun bütününe bakarak gözleme ve anlama yeteneğidir. Mantıksal/matematiksel Zekâ, problem çözme veya yeni bir şeyin doğruluğunun tartışıldığı durumlarda harekete geçer. Bu Zekâ, kavramları tanıma, sayılar ve geometrik şekiller gibi soyut sembollerle çalışma, bilginin belirgin parçaları arasında ilişkiler kurma ve/veya bu parçalar arasındaki farklı bağıntıları görme kapasiteleri gerektirir.
Bu Zekâ türünde gelişimiş olan insanlar, nesneleri tanımlamada, analiz etmede ve matematik/bilim gibi konularda problem çözmede başarılıdırlar ve benzer şeyleri eşleştirme, karışık resimlerden şekil çıkarma, matematik, bilim, bulmaca ve problem çözme gibi konulardan hoşlanırlar.
Bu Zekâyı harekete geçirmek için:
· Hobinizin 4 ana noktasını belirleyin ve bu ana noktaların herbiri altında 4 alt başlık ve bu alt başlıkların her birinin altında da 4 alt nokta daha oluşturun.
· İki nesneyi kıyaslama ve karşılaştırma yoluyla çözümsel düşünme egzersizleri yapın. Örneğin bir daktilo ve bilgisayarın kendine has 4 tipik özelliğini ve sonra da bu iki nesnenin ortak 4 tipik özelliğini bulun.
· Genelde saçma olduğu düşünülen bazı konularda, gerekçeleri ile ikna edici bir açıklama yapın. Örneğin futbolu basketbol topuyla oynamanın yararları.
· “Bilimsel yöntem” kullanımı gerektiren bir projede yer alın. Eğer bir aşçı değilseniz yemek yapmaya, tarifin en başından başlayın.
Sözel/dilsel Zekâ ve mantıksal/matematiksel Zekâ biçimleri, günümüzde tüm Zekâ testleri, standart başarı testleri ve batı eğitim sisteminde kullanılan kolej giriş sınavları için temeldir.
Görsel / Mekânsal (Uzamsal) Zekâ
Resim, grafik ve heykel gibi görsel sanatlar; denizcilik, harita yapımcılığı ve mimarlık gibi yüzey ve onun içinde bilginin kullanımını gerektiren durumlar; ve farklı derinlik ve açılardan objeler tasarlama yeteneği gerektiren satranç gibi oyunlar görsel/mekânsal Zekâ ile ilgilidir. Bu Zekânın temelindeki anahtar duyu, görme duyusu ve buna bağlı olarak şekiller tasarlama ve zihinde resimler yaratma yeteneğidir. Uçabildiğimizi iddia ettiğimiz, sihirli yaşantılar geçirdiğimiz ve belki de harika bir macera hikayesinde başkahraman olduğumuz çocukluk düşlerimizde, tamamıyle bu Zekâ kullanılır.
Bu Zekâ türünde çok gelişmiş olan insanlar, zihinlerinde resimler yaratır ve bunları çizerler. Bununla birlikte yaratıcıkları, renkleri kullanma ve harita okuma yetenekleri ile iyi bir hayal güçleri vardır. Çizim, resim, heykel yapımı ve zihinlerinde nesneler tasarlamayı severler.
Bu Zekâyı harekete geçirmek için:
· Fikir veya düşüncelerinizi ifade etmek için “estetik araçlar”la (boya, kil, renkli ve keçeli kalemler gibi) çalışın. Örneğin 21. yüzyılın neye benzeyeceği hakkındaki düşüncelerinizi bu araçlarla anlatın.
· Bilerek düş kurun; örneğin hayaliniz, ideal bir tatil yeri ve olabildiğince oranın görsel detaylarıyla ilgili olmalıdır.
· Hayal gücünüzü artıracak çalışmalar yapın; kendinizi tarihin farklı bir döneminde hayal edin veya kahramanınızla hayali bir sohbet yapın.
· Fikir veya düşüncelerinizi başkalarına anlatmak için resim, mimari, grafikler veya bir poster yapımı gibi çeşitli “tasarım becerileri” ni kullanın.
Bedensel / Devinduyusal Zekâ
Bedensel/devinduyusal Zekâ, duygularını, vücudu kullanarak (dans ve vücut dili gibi), bir oyun oynayarak (spor yapma gibi) yada yeni bir ürün yaratarak (düşünerek bir icat yapma) ifade etme yeteneğidir. Eğitimin önemli bir bölümünde yaparak öğrenme, uzun zamandır kabul görmektedir. Vücutlarımız çok akıllıdırlar. Öte yandan onlar düşündüğümüz şeylerin yapılır yada yapılamaz olduğunu bilirler. Örneğin size bir parça kağıt verilir ve parmaklarınızı kullanmaksızın bunu daktiloya takmanız istenirse bunu yapabilirmisiniz? Büyük olasılıkla hayır. Fakat parmaklarınız bunun yapılamayacağını bilir.
Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, spor yapmayı ve dans etmeyi severler. Bunu yanı sıra ellerini iyi kullanırlar, vücut kontrol ve koordinasyonunda başarılıdırlar. Aktörler, palyaçolar ve pandomim oyuncuları gibi insanlar, insan ruhunu derinden etkilemek için vücudun kavrama, anlama ve iletişim kurmadaki sonsuz olanaklarını en iyi şekilde kullanan insanlardır.
Bu Zekâyı öne çıkarmak için:
· Dramatik bir oyunda görev alın; bir fikir, düşünce veya duyguyla ilgili bir rol yapın. Güncel olayları yada modern buluşları inceleyerek mimiklerle anlatın (sessiz film oynamak gibi).
· Fiziksel etkinlik ve fazla devinim gerektiren, yarışma olmayan bir oyun oynayın; örneğin, düşündüklerini el-kol hareketleriyle ifade eden bir grup içindeki insanların isimlerini öğrenin.
· Halk dansı, koşma, yüzme ve yürüme gibi fiziksel etkinlik gerektiren aktivitelere katılın. Ruh halinizi değiştirmek yada karşılaştırmak için farklı yollardan yürümeyi deneyin.
· Vücudun bildikleri ve fonksiyonlarının nasıl olduğunun daha da farkına varmak için her gün yaptığınız ve fiziksel güç gerektiren kar küreme, çim biçme, tabak yıkama ve aracınızı parketme gibi işlerde dikkatlice kendinizi gözleyin.
Müziksel / Ritmik Zekâ
Bu Zekâ, ritmik ve tonal kavramları tanıma ve kullanma ile çevreden gelen seslere, insan seslerine ve müzik aletlerine karşı duyarlılık kapasitelerini içerir. Alfabede öğrendiklerimizin bir çoğu bu Zekâ ve “A-B-C Şarkısı” sayesindedir. Biraz düşünün; stresliyken müzik sizi nasıl sakinleştiriyor yada sıkılmışken nasıl gayrete getiriyor veya daktilo yazarken ve egzersiz yaparken düzenli bir ritme ulaşmanıza nasıl yardım ediyor. Müzik dini inançlarımızın ve ulusal bağların güçlenmesinde, büyük kayıpların ifadesinde yada şiddetli sevinç durumlarında da kullanılmaktadır.
Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, bir müzik aleti çalmaktan, mırıldanmaktan, şarkı bestelemek ve bunu seslendirmekten hoşlanırlar.
Bu Zekâyı çalıştırmak için:
· Ruh halinizi düzeltecek farklı çeşit müzikler dinleyin; örneğin, stresli bir durumda veya öncesinde, -sınav gibi- korku yaratan durumlarda gevşemek için, enstrümantal müzik çalın.
· Duygularınızı anlatmak için -duşta bile!- şarkı söyleyin. Güncel bir melodi kullanın ve ailenizle ilgili basit bir şarkı besteleyin.
· Mırıldanarak, kafanızın içinde değişik titreşimler oluşturun; örneğin, her seferinde ünlü harflerden birini, değişik yükseklikte ve kalınlıkta kullanın.
· Doğadan farklı sesleri içeren kasetler çalın (deniz dalgaları, bir şelale, rüzgar fırtınası ve hayvan sesleri gibi). Kendinize doğanın örüntüsünden ve ritminden ne öğrenebileceğinizi sorun.
Kişilerarası (İletişimsel) Zekâ
Kişilerarası Zekâ bir grup içinde işbirlikli çalışma yeteneği gerektirir. Diğer insanlarla sözel ve sözsüz iletişim kurma yeteneği gibi. Bu Zekâ insanlar arasındaki ilgi farklarını ortaya koyar. Örneğin ruh halleri, huyları, yönelimleri ve amaçlarındaki zıtlıklar gibi. Bu Zekânın daha ileri bir şekli, kendini başkalarının yerine koyma ve onların niyet ve arzularını anlayabilmedir. Bir şekli de başkalarının duygu, korku, önsezi ve inançlarıyla özdeşleşebilmedir.
Bu Zekâ türünde çok gelişmiş olan insanlar, genellikle danışmanlar, öğretmenler, terapistler, politikacılar ve dini liderlerdir.
Bu Zekâyı çalıştırmak için:
· Başarıyla tamamlanması gereken bir proje için farklı görevdeki güvenilir insanlarla bir araya gelin.(takım aktivitesi yada komite çalışması gibi)
· Bir başkasını derinden ve olduğu gibi dinleme çalışması yapın. Konuşan birini dinlerken genellikle “aklı kurcalayan” düşüncelere engel olun ve sadece bir noktaya, onların ne dediğine dikkat edin.
· Bir kimsenin mimiklerinden -sözsüz ipuçlarından- onun duygularını ve ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışın ve daha sonra tahmininizin doğruluğunu kontrol edin.
· Herhangi biriyle -konuşmadan- iletişim kurmak için farklı yollar bulun. Örneğin yüz ifadeleriyle, vücut şekilleriyle, jestlerle ve seslerle.
İçsel Zekâ
İçsel Zekâ, insanın duygularını, duygusal tepki derecesini, düşünme sürecini (bilişbilgisi) tanıma, kendini yansıtma ve öz benliğini anlama yetisi ve önsezisi gibi kendi iç görünüşünü bilmesidir. Başka bir deyişle içsel Zekâ, bizim kendi bilincimizin farkında olmamıza, kendi kendimizi tanımamıza olanak sağlar; bu, bizim kendimize dönme ve kendimizi izleme aşamasıdır. Bizim kendi kişiliğimiz ve kendimizi aşma yeteneğimiz, içsel Zekâmızın işleyen kısmıdır. Bununla birlikte, tecrübelerimizdeki birlik ve bütünlük, yüksek bilinç durumunu fark etme, geleceğin çekiciliğini yaşama ve rüyalardaki olasılıkları gerçekleştirir ve kapasitemizi artırır.
Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlama, yoğunlaşma, konsantre olma ve nesne ötesi düşünme konularında başarılıdırlar ve meditasyon yapmaktan hoşlanırlar.
Gardner’a göre bu Zekâ çok özeldir ve dil, müzik, sanat, dans, semboller ve kişilerarası iletişim gibi tüm diğer Zekâ türlerini kapsar.
Bu Zekâyı çalıştırmak için:
· Rutin bir aktivite sırasında pür dikkat göstermeye çalışın. Bu olup biten herşeyin farkında olmaktır. Örneğin düşünceler, duygular hareket değişiklikleri ve ruhsal durumlar.
· Şayet tarafsız olabiliyorsanız, dışarıdan bir gözlemci gibi duygu, düşünce ve ruh halinizi izlemeye çalışın. Belirsiz durumları, bilinen örneklere uydurmaya çalışın. Örneğin “kızgınlık durumu”, “şakacılık durumu”, “korku durumu”.
· Problem çözme stratejileri ve çözümsel düşünme süreci gibi durumlardaki çeşitli düşünme stratejilerinde tarafsız olun.
· “Ben kimim” sorusuna 25 kelimeyle yada kısa bir cevap yazın. Sizi tatmin edene kadar üzerinde çalışmaya devam edin. Bir hafta süreyle hergün yeniden gözden geçirin ve gerekli olduğunu düşündüğünüz düzeltmeleri yapın.

REGGİO EMİLİA YAKLAŞIMI
Reggio Emilia, 1970'lerden bu yana kreş, anaokulları ve üniversitelerin işbirliğiyle rafine edilmiş başarılı etkin öğrenme yöntemidir. Reggio Emilia motodu'nun en önemli özelliği; çocuğun istenilen yeteneklerini geliştirebileceği, özenle düzenlenmiş ortam sunmasıdır. Ortam; çocuğun farklı kişiler arasında ilişki kurması , hoş çevre yaratması, değişimler, etkinlikler ve alternatifler sunması, sosyo-etkin-bilişsel öğrenmenin gelişmesi için potansiyel sağlaması açısından çok önemlidir. Hatta Reggio Emilia kreş, anaokuluları'nda ortam (fiziksel ve sosyal ortam) öğrenmenin kendisidir. Ortam; çocuğun değişik deneyimler yaşayabilmesi amacıyla özenle düzenlenmektedir ve önceden planlanmış grup çalışmaları-atölyeleriyle (mevcut çocukların ilgi alanları doğrultusunda belirlenmiş) çocuğun çevreyle ilgili yeni etkileşimler kurması sağlanmaktadır.
Reggio Emilia yönteminde herkese uygulanan sabit program yoktur. Her çocuğa özel, çocuğun içindeki potansiyeli çıkarmaya yönelik program uygulanır.
Reggio Emilia anaokulu'nda öğretmen, bilgi verici değil, çocuğun yanında yardımcı araştırmacı/öğrenen konumundadır. Asıl görevi; öğrenmeyi kolaylaştıracak şekilde dinlemek, incelemek, soru sormak, grubu yönlendirmek, düşünmeyi dürtüklemek bazen özellikle olayları provoke etmektir.
Reggio Emilia yaklaşımında aileler eğitimin öğretim etkinliklerinde aktif rol oynarlar. Reggio Emilia anaokulu'nda ebeveynler içinde çeşitli konularda eğitim programları vardır.
Reggio Emilia Yaklaşımında Öğretmen 
Reggio Emilia yaklaşımının en önemli özelliği öğretmenlerin “öğrenen” şapkasıyla görülmesidir. Öğretmenler her sınıfta eşit haklara sahip bireyler olarak çalışır. Öğretmenler ve personelle kendi işi, çocukların çalışmaları hakkında sürekli tartışır ve yorum yapar. Bu karşılıklı alış- veriş, kalıcı, sürekli eğitimi ve teorik zenginleşmeyi sağlar. Öğretmenler kendilerini, çocuklarla çalışmalarının dökümanlarını hazırlayan birer araştırmacı olarak algılamaktadırlar. Öğretmenler gözlem yapar, konuşmaları kaydeder, çocukları kameraya kaydederler. Onlar bütün gözlemlerini tüm öğretmenler ve ailelerle paylaşırlar ve daha sonra öğrencilerin spontane etkinliklerini genişletebilmenin yolunu ararlar. Reggio Emilia öğretmenleri çocuklar, ebeveynler ve görevlilerle birlikte çalışarak çocukların daha önceden bildiklerini ortaya çıkarır. Çocukların ilgi ve yeteneklerine dayanan projeleri hazırlar ve çocukların bu proje konularıyla ilgili bilgi seviyelerini desteklerler.
Reggio Emilia Yaklaşımında Çevre
Reggio Emilia yaklaşımına göre iyi çevre çocuğun seçebileceği birçok alternatifin bulunduğu, ilişkiye geçmede onu motive edebilen önemli unsurdur. Reggio Emilia metodu'nda çevre eğitimsel etkinliklere tam katılımlı olan elemandır. Hatta ortam için “öğretmenin kendisi” deyimi kullanılmaktadır. Ancak ortamla kastedilen sadece fiziki çevre değil aynı zamanda sosyal çevredir. Bu nedenle Reggio Emilia anaokulu'nun merkezinde yetişkinler ve çocuklar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak amacıyla bütün çocukların ve öğretmenlerin birlikte bulunabileceği büyük alan bulunur. Sınıflar ise bu açık alanın etrafına düzenlenmiştir. Çocuklar ve yetişkinler gün boyunca bu alanı kullanmak zorundadırlar. Reggio Emilia anaokulu'nda hiç kimse kendisini başkalarının gördüğü şekilde görme şansına sahip değildir düşüncesinden hareket edilerek duvarlara köşeli olarak yan yana getirilen aynalar yerleştirilir ve böylece çocuk kendisini başkalarının gözüyle görür. Ayrıca, çocuğa göre tasarlanmış içine girip güvenle oynayabilecekleri üçgen prizmalar, konveks ve konkav aynalar anaokuluların birçok yerinde kullanılmıştır. Reggio Emilia anaokullarındaduvarlar kreş anaokulu çağı çocuk resimleri ve farklı çalışmalarla doludur. Bu tür görsel sunumlar öğrencilerinin öğrenmelerinin pekişmesi ve öğretmenler, anne-babalar ve çocuklar arasındaki iletişimin şekillenmesinde önemlidir. Resim, tablo, heykel vb. etkinlikler, uygulanan projelerin fotoğrafları ve projeleri anlatan duvar panoları ve benzeri görsel materyaller anaokulu'nun her yerinde sunulur.